Okumayı Bilmeden Bu Yaşa Neden Geldin?

“Her yeni doğan çocuk, tanrının insanlardan umudunu kesmediğini gösterir.” R. Tagore.

R.Tagore kim inanın hiç bilmiyorum. Şimdi bir göz attım, Hindistan’ın Mehmet Akif Ersoy’uymuş. Güzel söylemiş.

Aile dostumuzun kızı var, ismi Bennu. Zehir gibi bir kız çocuğu. Ne laf yetiştirebiliyorsun ne sorularına cevap verebiliyorsun. O zamanlar 6 yaşlarında. Çocuk muamelesi yapınca karşısında küçük düştüğümden gaza gelip rakıya çağıracak olmuştum. Mevcut problemlerimle ilgili mutlaka göremediğim noktaları gösterirdi ama ayarlayamadık.

Bana kitabını uzatıp ona okumamı rica etti, bahane sunmak için okumayı bilmediğimi söyledim. Gülüp “Sen okumayı bilmeden bu yaşa neden geldin?” dedi.

Bennu’nun cevabından sonra bir kötü oldum; “Ulan ya okuma değil de başka bir şeyi öğrenmeden bu yaşa geldiysem?” Kendi çocuğum dese ki bana misal, “Anne insanların birey olabilmelerine saygı duymayı öğrenmeden bu yaşa neden geldin?” Sıçtım.

Zamanı tutamıyorsun, her saniye büyüyorsun. Ama her yaş bir level atlatmıyor maalesef. Yaşadıklarını aşma yöntemlerin ne kadar geçerliyse bir sonraki aşamadasın, yoksa yok. Hayat tecrübesi diyenler var buna.

Karpuz gibi, koyun gibi, kist gibi genişliyorsun. Benim bu bakış açısıyla bazı konularda 2. level’de kalıp bu yaşlara gelen tanıdıklarım var. Ya başka başka Bennu’lar sorarsa onlara, “Sen insanlardan fedakarlık beklememen gerektiğini öğrenmeden bu yaşa neden geldin?” diye. Sıçtın.

Iq testi gibi bir sınama biçimi olsa mesela, mantıkta Level-20, Sevgi-3. O da yok. Sık sık durup hayatın neresindeyim, neyim ben demek zorunda kalıyorsun eli mahkum.

Değişim ve gelişim gibi olgular var, ne kendini ne birilerini adam akıllı tanıyabiliyorsun. Ama Bennu sormadan ‘neler kaçırmışım? nasıl bir insanım?nasıl insanlar var?’ı anlamanın aşağı yukarı bir yöntemini sanırım biliyorum.

İnsanların bana değil, çevresindekilere nasıl davrandığına baktım hep. Bir de çevresindekilerin ona verdiği tepkilere. Başkasına kim ne yaptıysa bana da aynısını yaptı , hiç sekmez. O gün bugündür tek lafına inanmam sevdiklerimin bile.

Hayatımda kazık yemedim derdim, düşündüm de kazık olduğunu fark etmemişim. “İnsanlardan ufak beklentilerim olabileceğini öğrenmeden bu yaşa neden geldim?” Niye bu kadar yalnız bıraktım kendimi? Yardım isteyecekken niye kibirli bir insana dönüştüm? Kendime cevabım yok.

Bir level atlayabildiğim nokta bittiğim noktaydı. Herkese sordum tanıdığım tanımadığım. Sen ne için yaşıyorsun? Bir cevaptan tatmin olana kadar sordum.

Nereye kadar gidebileceğimi görmek istiyorum. Seçtiğim cevap bu. Oyunun sonuna gelenler prensesin başka bir kalede olduğunu söylüyorlar. Fark etmez. Ben de artık nereye kadar gidebileceğimi görmek istiyorum.

İnsanlık çirkinse de;  beceremeyeceklerime , kontrol edemeyeceklerime arkam dönük. Sevebileceğim kadar seviyorum, ne yapabileceksem yapacağım işte.

Çocuklar güzel hepsinden önce çünkü. Onlar için; onların sorularıyla kendi içimin önünü sık sık süpürüp, temiz tutacağım söz.

Herkese benden Enjoy The Ride o zaman.

Sağlıcakla.

 

 

 

Leave a comment